Stresle Nasıl Başa Çıkabiliriz?

Stresle Nasıl Başa Çıkabiliriz?

Günümüz koşullarında stres yaşamayan pek kimse yoktur. İş, özel yaşam, toplumsal olaylar ayrı ayrı stres kaynakları olabildiği gibi aynı anda birbirini tetikleyen durumlar da olabilir.

Stres yaşamayan pek kimse yoktur ancak herkesin kendine göre bir stres tanımı vardır. Örneğin; bir öğrenci için sınava girmek, kimi için evlilik, kimisi için ekonomideki değişiklikler stres kaynağı olarak tanımlanabilir.

Bu durumlar çoğu zaman olumsuz bir durum olarak görülse de, belirli dozda stres organizmada fiziksel, ruhsal değişmeleri, büyümeyi ve olgunlaşmayı da sağlar. Bu farklılığı belirleyen;  kişinin stres kaynağını nasıl algıladığı, yorumladığı ve başa çıkma stratejileridir.

Stres anında hangi tepkileri verdiğimizi belirlemek başa çıkma yolunda önemli bir adımdır. Sıklıkla kullanılan sigara içme, alkol kullanımı, aşırı yemek yeme gibi davranışlar anlık olarak rahatlama hissi verse de uzun vadede işe yaramayan hatta ek stres kaynağı oluşma riski olan davranışlardır.

Stresle başa çıkmak isteyen kişinin o anki yaşam olayına karşı algı ve yorumunu değerlendirmesi önemlidir. Bu algı ve yorumlamalarda işlevsel olmayan düşünceler ya da bilişsel çarpıtmalar (düşünce hataları)  stresi arttırıcı etki yaratır. Ya hep ya hiç şeklinde düşünme, felaketleştirme, aşırı büyütme ya da küçültme, akıl okuma, falcılık, etiketleme ve yanlış etiketleme, -meli – malı cümleleri, olumluyu geçersiz kılma, aşırı genelleme, kişiselleştirme vb. düşünceler sıklıkla yapılan bilişsel çarpıtmalardır. Örneğin sınava hazırlanan bir öğrencinin “başaramazsam korkunç olur, bu benim sonum. Okuldan asla mezun olamayacağım” şeklinde felaketleştiren bir düşünce hatası yapması ya da özel bir ilişkide kendi varsayımlarının karşı taraf için de geçerli olduğunu düşünerek “benim sorumsuz bir insan olduğumu düşünüyor” , “benim beceriksiz olduğumu düşünecek” gibi akıl okuma yoluna giderek düşünce hataları yapması kişinin içinde bulunduğu durum karşısında stresini arttıracak ve kontrol edilemez bir etki yaratacaktır. Dolayısıyla stres, içinde bulunduğumuz durumu yorumlayamamakla başlar. Stresi denetim altına almanın ilk adımı da içinde bulunduğumuz olayla ilgili ne düşündüğümüzü belirlemektir. “Bu olayla ilgili olarak aklımdan geçen düşünce ne? Stres karşısında gösterdiğim tepkiler neler? Aklımdan geçen düşünce ne kadar gerçekçi? Bu düşünceyi destekleyen ya da desteklemeyen hangi durumlar var? Yapmak istediğim şey ne? Bu isteklerimi gerçekleştirmek için neler yapabilirim? Benzer bir durumda bir başkası olsa onunla ilgili ne düşünürdüm ve ona ne yapması gerektiğini söylerdim?” gibi sorular stresi kontrol altına almakta ve davranış belirlemekte yardımcı olacaktır.

Stres anında bedenimizin gösterdiği fizyolojik tepkiler hemen hemen herkes için aynıdır. Nabızda yükselme, terleme, nefes daralması, tedirginlik, çenenin kasılması vb. Savaş ya da kaç dediğimiz tepkiler organizmanın tehlike algısı karşısında sempatik sinir sistemini uyarması ile ortaya çıkan tepkilerdir. Bu durumun uzun süre devam etmesi ve kontrol altına alınamaması sindirim sistemine, bağışıklık sistemine, üremeye, büyümeye olumsuz etkiler yaratarak sağlık sorunlarının oluşmasına sebebiyet verebilir. Diğer yandan stres tepkisini oluşturan bu düzenekler, bunu ortadan da kaldırabilir. Beyin karşılaşılan durumun tehlikeli olmadığına karar verdiğinde tehlike uyarıları göndermemeye başlar ve buna bağlı olarak savaş ya da kaç tepkisi söner.Fizyolojik tepkiler kontrol edilebilir.

Tüm bunların yanı sıra gevşeme egzersizleri, problem çözme teknikleri, zamanı iyi kullanma, etkili iletişim, egzersiz yapma, beslenme alışkanlığını düzene koyma, sosyal destek gibi durumlar da stresle başa çıkmayı kolaylaştıracaktır.

Uzm. Klinik Psikolog

Şeyda KUTSAL